top of page

Son Peygamber Olması İnsanlık tarihi İslam illirnleri tarafından üçe ayrılmıştır. İlk devre, başlangıçtan Hz. Musa zamanına kadar,58 ikincisi Hz. Musa'dan sonra İslam'ın gelişine kadar ge- çen zamandır. Üçüncüsü ise İslam'ın gelişinden kıyarnete kadar devarn edecektir.59 Süresi bilinmeyen bu son devreye ahir zaman denınektedir. 60 Hadisiere göre de ahir zaman, Hz. Peygamber'in bi'setiyle başlarnıştır.61 1 Hak din, Allah tarafından peşpeşe gönderilen şeriatlar ve resuller vasıtasıyla devam etmiş ve kuvvetlendirilmiştir. 62 Bu süreç Hz. Muhammed (s.a.s.)'in gönderilme

siyle sona ermiştir. O, "Peygamberlerin (hatemi) sonuncusudur"63 ayetinde bildirildi- ği gibi peygamberler silsilesinin biitimesi ve imamesidir. "Hatem" kelimesi Asım kı­ raatinde üstün, diğer kıraatlerde ise esre ile (hiitim) okunur.&ı Hatem yani mühür, bir şeyin tasdiki için son tarafa hem son, hem de tasdik; hiitin;ı de sona erdiren veya mü- hürleyen anlamlarına gelmektedir. Yani Hz. Muhammed (s.a.s.), hem son peygamberdir, hem de peygamberliği sona erdiren nebidir. O, peygamberler silsilesini hitama erdiren son peygamber ve bütün peygamberleri tasdik ve tevsik eden ilahi bir mü- hürdür.65 Hz. Peygamber, son peygamber olduğunu ve kendisinden sonra yeni bir peygamber gelmeyeceğini şöyle ifade etmiştir: "Benimle önceki peygamberlerin durumu, bir adamın güzel bir ev yapıp onu süslemesine benzer. İnsanlar bu evi gezip beğendiler. "Keşke şu kerpiç de yerine konmuş olsaydı" dediler. İşte o kerpiç, benim. Ben, peygamberlerin sonuncusuyum."66 "Benden sonra herhangi bir peygamber gelmeyecektir."67 "Benden sonra peygamber yoktur."68 "Ben, diğer peygamberlerden altı özellikle üstün kılındım. Bana veciz konuşma verildi, düşmanın kalbine korku salınınakla yardım olundum, ganimetler bana helal kılındı, yeryüzü bana temiz ve mescit kılındı, bütün malılUka peygamber gönderildim ve peygamberler benimle sona erdi."69 Kendisinden sonra uyarıcı gelmeyeceğini bilen peygamber, ümmetine fazlasıyla şefkat ve ilgi gösterir. Onun hidayeti için elinden geleni yapar. Böyle bir peygamber, kendinden sonra eviadına bakacak bir veli bulunmadığımn bilincinde olan bir baba gibidir. Ümmeti üzerine daha fazla titrer, hidayetleri için uğraşır ve onlara daha faydalı olur. 70 63 Ahziib, 33/40. Aifisi'ye göre burada nebi kelimesi resul kelimesine göre daha genel anlamdadır

 HZ. MUHAMMED'İN VEDA HUTBESİ 

Ey İnsanlar ! 
Sözümü iyi dinleyiniz! Bilmiyorum, belki bu seneden sonra sizinle burada ebedi olarak bir daha birlesemeyecegim. 

Ashabım! 
Bugünleriniz nasil mukaddes bir gün ise, bu aylariniz nasil mukaddes bir ay ise, bu sehriniz (Mekke) nasil mübarek bir sehir ise, canlariniz, mallariniz, namuslariniz da öyle mukaddestir; her türlü tecavüzden korunmustur. 

Ey Ashabım ! 
Yarin Rabbinize kavusacaksiniz ve bugünkü her hal ve hareketinizden muhakkak sorulacaksiniz. Sakin benden sonra eski sapikliklara dönüp de birbirinizin boynunu vurmayiniz! Bu vasiyetimi burada bulunanlar, bulunmayanlara bildirsin! Olabilir ki bildirilen kimse, burada bulunupta isitenden daha iyi anlayarak, muhafaza etmis olur. 

Ashabım ! 
Cahiliyet devrinde güdülen kan davalari da tamamen kaldirilmistir. Kaldirdigim ilk kan davasi Abdulmuttalib'in torunu Rebia'nin kan davasidir. 

Ey Ashabım! 
Bugün seytan sizin su topraklarinizda yeniden tesir ve hakimiyetini kurmak gücünü ebedi surette kaybetmistir. Fakat siz; bu kaldirdigim seyler disinda, kücük gördügünüz islerde ona uyarsaniz, bu da onu memnun edecektir.

Hz Muhammedin Doğduğu Çevre

Hz. Muhammed'in Doğduğu Çevre, Peygamber Efendimiz Arabistan Yarımadası'ndaki Mekke şehrinde doğmuştur. Arabistan, Asya ve Afrika kıtalarının birleştiği yerde, üç tarafı denizlerle çevrili bir yarımadadır. Yer şekilleri vadiler, dağlar, geniş çöller ve vahalardan oluşur. Arabistan'da coğrafi şartlar ve iklim özellikleri sebebiyle yaşam oldukça zordur.

Arap Yarımadası kurak bir iklime sahiptir. Yarımadaların genelinde yazlar çok sıcak ve yağışsız geçer. Bu nedenle yarımadada kurak iklime karşı dayanıklı bitkiler yetişir. Akarsu yataklarında genellikle su bulunmaz.

Arabistan'da İslam duyulmadan önce birçok devlet kurulmuştur, bu devletlerin hepsi de Arap kabilelerinin kurduğu devletler idi. Aynı zamanda yerleşik hayata geçmeyen, mevsim ve iklim koşullarına göre yer değiştiren göçebe kabilelerde mevcuttu. Güç şartlarda hayatlarını devam ettirmek ancak kabile içindeki yardımlaşma sayesinde mümkün oluyordu. Kabilelerde birlik, genellikle kan bağına dayanıyordu. İçlerinden birinin maruz kaldığı saldırı kabileye yapılmış kabul ediliyor, kabilenin haklılığına ya da haksızlığına aldırmadan intikam peşinde koşuluyordu. Kabileler arasında gerçekleşen savaşların birçoğu bu yüzden gerçekleşmişti.

Yarımadanın çoğunluğunu Araplar kaplıyordu. Ayrıca Arabistan'a farklı zamanlarda gelerek yerleşen bazı Yahudi kabilelerde bulunuyordu. Bu iki grup haricinde esir ve köle olarak getirilen türlü milletlerden insanlarda mevcuttu.

Ticaret Yarımadanın en önemli geçim kaynağıydı. Birçok yere kervanlar gidip gelirdi. Şam-Yemen ticaret yolu o bölgenin en çok işleyen ticaret yoluydu.


Peygamberimizin doğduğu Mekke şehri de bu yol üzerinde yer alıyordu.

 

Yarımadanın en önemli merkezinden biri olan Mekke, haccın ve ticaretin simgesiydi. Yarımadanın her tarafından insanlar Hac için Mekke'ye gelerek Kabe'yi tavaf ediyorlar, inandıkları putları ziyarette bulunuyorlardı. Hz. İbrahim'den itibaren Arabistan'da tek ilah inancı vardı. Fakat zaman geçtikçe Allah'a yakınlaşmak amacı ile yaptıkları putlara tapmaya başladılar. Her şeyi putlardan istiyor, onlara kurbanlar kesip dualar ediyorlardı. Bu sayede İlahi dinden tamamen uzaklaşmış, yanlış yollara sapmışlardı. Ahirete inanmıyorlar, bu yolda hiçbir kötülüğü yapmaktan kaçınmıyorlardı. Kız çocukları diri diri toprağa gömüyorlar, güçlü insanlar zayıf insanları eziyor, akrabalık ve komşuluk haklarını gözetmiyorlardı. Kumar oynuyor, içki içiyorlardı. Kadınlara kötü davranıyorlar, zorla başkalarının mallarına el koyuyorlardı. İnsanları kaçırarak esir olarak satıyorlar, sürekli savaş halinde olarak kan döküyorlardı.

Mekke ayrıca bir panayır merkeziydi. Mekke'de yılın farklı zamanlarında panayırlar düzenlenirdi. İnsanlar Yarımadanın dört bir tarafından bu panayırlara gelir, burada alış veriş yapar, şiir yarışmaları düzenleyerek hünerlerini gösterirlerdi. Beğenilen şiir Kabe'nin duvarına asılırdı. O dönemlerde okuma yazma bilen kişilerin sayısı oldukça azdı.

Arabistan'da sayıları az da olsa, Hz. İbrahim'in dinine göre yaşayan inşalarda vardı. Hanif adı verilen bu insanlar Allah'a inanıyor, putlara tapmıyor, yalnız Allah'a ibadet ederek ve kötülüklerden uzak durarak yaşamaya çalışıyorlardı

Our Admissions

I'm a paragraph. Click here to add your own text and edit me. It’s easy. Just click “Edit Text” or double click me to add your own content and make changes to the font.

01.

Download this PDF form and fill in all the correct details!

02.

Bring or send your form to the following address: info@mysite.com

03.

Pay the $35 administrative fee - payable on line via this link

We shall process your admission and update you with our final decision within 60 days of receiving payment and all documentation.

bottom of page