top of page

Hz. Muhammed (asv) son semavi din olan ve hükmü kıyamete kadar geçerli olacak, dini ve daveti umumi ve tüm beÅŸereyiti kapsayan islam dinini getirdiÄŸi ve bundan sonrada her hangi bir din ve ÅŸeriat gelmeyeceÄŸi için o da peygamberlerin sonuncusu olmuÅŸtur. Ondan sonra resul ve nebi gelmeyecektir. Malûmdur ki, bu alem de her ÅŸeyin bir baÅŸlangıcı ve bir de nihayeti olduÄŸu gibi, hz. Âdem'le (a.s.) baÅŸlayan peygamberlik müessesesi de Hâtemü’l-Enbiyâ (asv) ile son bulmuÅŸtur.

Cenâb-ı Hak, peygamberlerin en ekmeli olan o zât'ın eline semavi kitapların en mükemmeli olan Kur'ân-ı AzimüÅŸÅŸân'ı vermiÅŸ ve nübüvvet müessesesini o Hatemü’l-Enbiyâ (asv) ile tekmil etmiÅŸtir. Artık, kıyamete kadar Hz. Muhammed (asv)'den sonra bir peygamber gelmeyecektir.

Hz. Muhammed’in (asv) hâtemü’l enbiya olduÄŸu Ahzap suresinde ÅŸu ÅŸekilde ifade buyurulmaktadır:

“Muhammed (asv) sizin ricalinizden hiçbirinin babası deÄŸil ve lâkin Allah’ın resulü ve peygamberlerin sonuncusudur. Allah âlimdir. (her ÅŸeyi bilendir.)"(Ahzab, 33/40)

Hz. Muhammed (asv)'in peygamberliÄŸi ile insanlık din açısından, ilerlemenin son noktasına eriÅŸmiÅŸtir. Ondan sonra baÅŸka peygamber beklememeli, Muhammedî nuru izlemelidir. Allah her ÅŸeyi çok iyi biliyor. Her ÅŸeyi bilip duyuyor. Onun için bu hükümleri emrediyor.(Elmalılı Hamdi Yazır, Hak Dini Kur'an Dili Tefsiri)

BilindiÄŸi üzere en yüksek ilim üniversitede veriliyor. Öyleyse üniversitede verilen ilim, ilkokul çocuklarına da verilsin denilmez. Ä°nsanlık da bir eÄŸitim kurumu gibidir. Her devir bu okulun bölümleri gibidir. Bu bölümlerin hocaları da peygamberlerdir. Hz Adem (as)’den bu yana insanlık, hocalarından ders alarak sanki üniversite seviyesine gelmiÅŸ ve Ä°slam dininin mükemmel derslerini alma kabiliyeti kazanmıştır. Bu nedenle en son ve en mükemmel din en sona bırakılmıştır. Ä°lk okulda da matematiÄŸin özü vardır. Ama ders onların seviyesine göre verilir ve hoca bütün bildiÄŸi ÅŸeyleri deÄŸil de anlayacakları ÅŸeyleri anlatır.

Ä°ÅŸte diÄŸer peygamberler de insanlığa seviyelerine göre ilim vermiÅŸ ve onları yetiÅŸtirmiÅŸtir. Sonuçta bütün yönleriyle ders alma seviyesine geldikleri için Ä°slam Dini ve Yüce Peygamber (asv) gönderilmiÅŸtir.

SON PEYGAMBER OLARAK HZ. MUHAMMED

SON PEYGAMBER HZ. MUHAMMED

 Hz. Muhammed Son Peygamberdir

Peygamberlerin en büyüÄŸü ve sonuncusu, bizim peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.s.)’dir. Onun tebliÄŸ ettiÄŸi Ä°slâm dini, son dindir. Allah tarafından getirdiÄŸi Kuranıkerim, bütün insanlığa seslenen Allah’ın son kitabıdır.

Hz. Muhammed (s.a.s.)’in gelmesiyle peygamberlik kapısı kapanmıştır. O, yeryüzündeki bütün milletlerin peygamberidir. Bu gerçek Kur’an-ı Kerim’de ÅŸöyle bildirilmektedir:

“Ey Muhammed! De ki: Ey Ä°nsanlar! DoÄŸrusu ben Allah’ın hepiniz için gönderdiÄŸi Peygamberiyim.”

Her Peygember kendinden sonraki peygamberi müjdelemiÅŸtir

Bu konuda Kur'an'da, Yüce Allah ÅŸöyle buyurur:

"Hatırla ki, Meryem oÄŸlu Ä°sa: Ey Ä°srailoÄŸulları! Ben size Allah'ın elçisiyim, benden önce gelen Tevrat'ı doÄŸrulayıcı ve benden sonra gelecek Ahmed adında bir peygamberi de müjdeleyici olarak geldim, demiÅŸti. Fakat o, kendilerine açık deliller getirince: Bu apaçık bir büyüdür, dediler." (61/Saff suresi 6. ayet)

Kur’an, Peygamberimiz hakkında ise ÅŸöyle buyurur:

Muhammed, sizin erkeklerinizden hiçbirinin babası deÄŸildir. Fakat o, Allah'ın Resûlü ve peygamberlerin (nebilerin) sonuncusudur. Allah her ÅŸeyi hakkıyla bilendir. (33/Ahzab suresi 40. ayet) Kur'an'da, peygamberimizden sonra gelecek bir peygamberden söz edilmeyiÅŸi, aksine onun son peygamber olduÄŸunun açıkça söylenmesi, ondan snra peygamber gelmeyeceÄŸinin kanıtıdır.

Yeni Bir Peygambere Gerek Var mı?

Allah, peygamberleri toplumlar Allah’tan iyice uzaklaşıp günah ve zulüm çok yaygınlaÅŸtığında ve insanların ellerinde onlara doÄŸru yolu gösterecek ilahi bir kitap olmadığında göndermiÅŸtir.

Hiçbir peygamber, nedensiz ve ihtiyaç olmadığı halde gönderilmemiÅŸtir. Hz. Muhammed’in (s) mesajı bütün dünyaya ve toplumlara ulaÅŸtığından yeni bir peygambere ihtiyaç yoktur. Peygamberler, Allah’ın gönderdiÄŸi ilahi mesajların deÄŸiÅŸtirildiÄŸinde veya yok olduÄŸunda gönderilmiÅŸlerdir. Peygamberimize gönderilen mesajın Allah tarafından korunduÄŸu açıktır. Yani ne unutulmuÅŸ ne de deÄŸiÅŸtirilmiÅŸtir. Yüce Allah bu konuda ÅŸöyle buyurur:

"Kur an'ı biz indirdik; elbette onu yine biz koruyacağız." (15/Hicr suresi 9. ayet)

Bütün insanlığa gönderilen peygamberimiz, dünyayı aydınlatan güneÅŸ gibidir. Ona gönderilen kutsal kitap Kur’an, indirildiÄŸi günkü haliyle bütün dünyaya yayılmıştır. 

SON PEYGAMBER HZ. MUHAMMET VE GETÄ°RDİĞİ  MEDENÄ°YET

Hz. Muhammed'in (s.a.s.) dünyaya teÅŸrif etmesi büyük bir tarihi hadise olduÄŸu gibi, nur ile karanlığı, hak ile batılı, ÅŸirk ile tevhidi birbirinden kesin çizgilerle ayıran ilahi bir mucizedir. O'nun dünyaya gelmesiyle, bir bakıma, hayır ve güzellik de dünyaya geldi. Çünkü bütün insanlığın kurtuluÅŸ reçetesini de beraberinde getirmiÅŸti Hz. Muhammed (s.a.s.). O'nu b'isetten evvel de sonra da sürekli tefekkür halinde görü- yoruz. Ä°nsanların geleceÄŸini düÅŸünüyordu ÅŸüphesiz. Çevresin'de olup bitenlerden memnun deÄŸildi. Nihayet Allah tarafından elçi olarak 101 seçildi. Kur'an'ın ifadesiyle, o ('bir ÅŸahid, bir müjdeci, bir uyarıcı, bir davetçi ve nur saçan bir lamba olarak" gönderildi. Artık büyük bir emanet omuzlarına yüklenmiÅŸti. Allah O'nu sıkı bir kontrol altında bulunduruyordu. Zaman zaman O'nu tebliÄŸ için uyarıyor, O'na davet metodlarını öÄŸretiyordu. ('Ey Peygamber! Rabbinden sana indirilenleri tebliÄŸ et ve ''Yakın akrabalarını uyar."  gibi ayetler bu konuda kesinlik ifade eder. Allah'ın Rasulü Hz. Muhammed (s.a.s.) de O'nun risaletini hakkiyle tebliÄŸ etti. Ölüm dahil, herÅŸeyi göze aldı bu uÄŸurda. Hayatı boyunca risaleti insanlığa duyurmak için çırpındı durdu. Bu yolda ashabiyle birlikte eziyyet gördü, evi taÅŸlandı, yolu kesildi, yoluna dikenler kondu, Kabe'de Allah'a secde halindeyken boynuna deve yavrusunun leÅŸi atıldı. Bütün bunlar O'nu ve  .yıldızlar gibi olan arkadÅŸlarnı yollarından çeviremedi. Dahası var : Ashabiyle üç yıl boyunca, siyasi, sosyal ve iktisadi bir ambargoya maruz bırakıldı. Ama ümidi kırılmadı, hidayet konusundaki hırsı bitmedi, aksine Ä°slam dinini Mekke'nin dışına götürmeye karar verdi. llk durağı Taif'ti. Fakat tebliÄŸ için gittiÄŸi Taif' te serseriler tarafından taÅŸlandı. TaÅŸların acısıyla bir duvara yaslanıp ellerini semaya doÄŸru açtı ve Allahım, dedi, çeresiz kaldığımı ancak sana derim. Ä°lahi! Biçarelerin Rabbi sensin. Gazabına uÄŸrayayım da, çektiÄŸim belalara aldırmam"( ). Nihayet Allah (c.c.) O'na, Medine'ye (Yesrib'e) hicret yolunu açtı. Rasulüllah orayı davetine karargah yaptı. Medine'de kaldığı on yıllık süre zarfında Ä°slamiyeti bütün dünyaya tebliÄŸ etmeye muvaffak oldu. a Allah nurunu tamamlayacaktır, kafirler istemeseler de bir ıslahatçı olarak, öncelikle Medine'nin iç meselelerini kesin çözüme baÄŸladı. Daha sonra dışa yönelik tebliÄŸ ve davette bulundu. nay-i kelimetüllah için savaÅŸtı, savaÅŸtı ... Arka arkaya zaferler kazandı; Hicretin sekizinci yılında Mekke'yi fethedince artık insanlar "bölük bölük" islam'a girdiler. Siyasi, iktisadi, sosyal ve kültürel konularda yeni ÅŸeyler getirdi. DilenciliÄŸi kaldırıp, çalışmayı teÅŸvik etti, tevekkülü yanlış anlamak isteyenleri ikaz etti. "önce deveni baÄŸla, sonra tevekkül et." buyurdu. Soyla övünmeyi yasakladı ve "Ameli olmayan nesebine güvenmesin." dedi. Kızına bile, "Ey Fatima! Sen de nefsini Allah'- tan satın al. Valiahi babanın sana bir faydası olmayacaktır" sözleriyle uyardı. Karaborsacılık, faizcilik, tavassut ve iltimasla savaÅŸtı. ((Sizden evvelkileri helak eden ÅŸey, ÅŸerefli olan hırsızlan görmezlikten gelip kimsesiz olanların ellerini kesmeleriydi. Vallahi, eÄŸer Muhammed'in kızı Fatıma da çalsa, onun ellerini de keserdim."  diyordu. Harb kurallarını da maÄŸdurların lehine yeniden düzenledi. Ordu harb meydanına çıkmadan ÅŸu talimatı veriyordu : ('YaÅŸlı insanları, çocuklan ve kadınlan öldürmeyiniz; iÅŸkence yapmayınız". O zamana deÄŸin esirlere karşı yapılan kötü muameleleri kaldırdı. Hitabetiyle kendisine acı sözler söyleyen Süheyl adlı bir esire karşı tavn dikkate deÄŸerdir: Hz. ömer'in "Ya Rasulellah! Åžu Süheyl b. Amr'ın diÅŸlerini sökeyim de bir daha aleyhinizde bulunmasın." sözüne mukabil Rasulüllah ÅŸöyle diyordu : ('Hayır, vallahi O'na eziyyet edemem, Sonra, ben peygamber olduÄŸunı halde, Allah da bana eziyyet eder. Kimbilir, belki de bir gün seni sevindirir". Ä°ÅŸte Rasulüllalı'ın (s.a.s.) hayatı böyle birkaç sözle ifade edilir ama, ciltler dolusu eserlerle bitirilemez. Biz, o'nun sahabelerden birinin dediÄŸi gibi ben sözlerimle Muhammed'i övmüÅŸ olmadım. Fakat onun sayesinde sözlerimi güzelleÅŸtirdim". O'nu anlatmakla sözlerimizi güzelleÅŸtiriyoruz. Ä°nsanlık O'nun kurduÄŸu sisteme bugün ne kadar muhtaç!

bottom of page